ehitvegazilerimiz.gif



ANA SAYFA
RADYO KILIÇ
PROGRAMLAR
MAHMATLI KÖYÜ
Siir Kösesi
Bilgisayar Teknoloji
irtibat adreslerimiz
DERS SORU CEVAP BANKASI
RESiM ALBÜMÜ 1
RESiM ALBÜMÜ 2
DERS
GAZETELER
TÜRKiYE VE DÜNYADAN HABERLER
ViDEOLAR
DOGA
TARiH
RESiMLERiM
RÜYA TABiRLERi
Blank page
LiNKLER
SAGLIGIMIZ
Reklam Panosu
GÜZEL SÖZLER
Driver
PROGRAM Siteleri
Gazi ve sehitlerim
Program Arsiv Linkleri
SÜRÜCÜLER
BEYPAZARI
ÜYE OL
OSMANLI iMPARATORLUGU

Benim sayfamda kaldigin süre:

saniye!

ARAMIZDA YAŞAYAN GAZİLERİMİZİN KAHRAMANLIKLARI
 
İŞTE İÇİMİZDEN BİR SITKI YILDIRIM
 
 
10 MERMİ YEDİ ÖLDÜ DİYE KEFENİ HAZIRLANDI BU VATAN ŞEHİTLERİNE VE GAZİLERİNE SAHİP ÇIKSIN ! ARTIK YETER DEDİTDİRECEK KADAR YAPIYORLAR
 
 
 
Özel Harekât’tan emekli Gazi Yıldırım için yaralandıktan sonra geldiği hastanede ‘Öldü’ raporu verildi Haberi TV’den öğrenen ailesi mezarını bile hazırladı İstanbul’dan gelen doktor, Yıldırım’ın kurtuluşu oldu
ONLARIN kahramanlığını anlatmaya kelimeler yetmiyor Çoluğunu çocuğunu geride bırakarak, dağ taş terörist kovalamışlar yıllarca Birçoğu arkadaşını, kolunu, bacağını kaybetmiş; hatta canını vermiş hiç çekinmeden ‘Vatan, millet, bayrak’ uğruna göreve koşmuş Özel Harekât polisleri
İşte gazilik rütbesine ulaşan o kahramanlardan biri: Sıtkı Yıldırım 1961’de Yozgat Şefaatli’de başlıyor Yıldırım’ın öyküsü Emniyet Teşkilatı’na, terörün palazlanmaya başladığı 1984 yılında, büyük bir tutkuyla girmiş Hevesinin gerekçesini de şöyle anlatıyor:
“Milli değerlere önem veren bir insanım O sıralarda Emniyet müdürlerini ve polisleri sık sık görüyor, heves ediyordum Sonuçta teşkilata girdim Afyon Polis Okulu’na gittikten sonra Ankara Emniyeti Trafik Şubesi’nde 1990’a kadar 5 yıl görev yaptım Birçok kurs gördüm Amacım Özel Harekât polisi olmaktı O zamanki şube müdürümüz, bana ihtiyacı olduğunu söyleyince düşüncemi erteledim 1990’da iki arkadaşımla Şanlıurfa’ya tayin yaptırdık Maalesef 25 Mart 1992’de iki arkadaşım da, Urfa’da teröristlerce çapraz ateşe alınarak şehit edildi Bir süre sonra Özel Harekât’a personel alınacağını duyunca, dilekçe verdim, Özel Harekât polisi oldum”
Ramazan’ın ilk günü vuruldum
İzmir’deki özel eğitim sonrası Yıldırım’ın kur’ası Elazığ’a düşmüş Elazığ’da görev yaparken, Diyarbakır’ın Lice İlçesi kırsalında, terör örgütüne yönelik asker ve polisin müşterek operasyon yürüteceği belirtilerek, arkadaşlarıyla orada görevlendirilmiş Devamını şöyle anlatıyor:
“17 Şubat 1995 gecesi askeri birliklerle bölgede çalışmalara başladık Ramazanın ilk günüydü Gece 0300 sularında uygun bir mevki bulup sahurda oruca niyetlendik 60 kişiydik Bir gün önce Diyarbakır Jandarma komandolarından 7 şehit verildiğini, 2’sinin de yaralandığını öğrendik Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin yerini tespit ettik Oraya 150 teröristin de gireceğini öğrendik Çetin kış koşulları hakimdi 1-15 metre karda ilerleyerek peşlerinden kampın bulunduğu yere girdik Gittiğimiz yer bir çanak gibiydi ve etrafında hakim tepeler vardı Çanak içindeki teröristleri belirledik Tüfek bombası atarak etkisiz hale getirmeyi düşünüyorduk Meğer onlar hakim tepelere yerleştirilmişler Durumu anlayınca arkadaşlara derhal mevzilere dağılmalarını söyledim Ancak ilk ateşte ben vuruldum ‘Tim Amir Yardımcısı’ olduğum için beni hedef seçmişlerdi Suikast silahı Kanas’la bin 200 metre mesafeden ateş açtılar Yere düştüm Kalbimin 1 santim altında yanma vardı Arkadaşlara, ‘Vuruldum’ dedim Hemen yanıma koştular ‘Gelmeyin vurulacaksınız’ dememe kalmadı, 2 arkadaşım da yaralandı Elim, bacaklarım kan içindeydi”
İlk müdahale sonrası, çatışma anında acil helikopter istemişler Yıldırım, o sıcak anları şu sözlerle anlatıyor:
TV’de ölüm haberi
“Arkadaşlarıma, ‘Çocuklarım, ailem size emanet Bunun geri dönüşü olmayacak’ dedim Kelime-i şehadet getirirken helikopterin indiğini gördüm Sonrasını hatırlamıyorum Hastanede ilk muayeneyi yapan doktor, birçok yaralının arasında benim öldüğümü belirterek, defin için birime bilgi vermiş Tesadüf, o bölgeye bir ay süreyle görev yapacak büyük şehirlerden doktorlar geliyordu Fuat Baran isminde bir doktor durumumu incelemiş ‘Kalbinde bir şey yok İç organlarını makineye bağlayın, kurtulur’ demiş Beni makineye bağlamışlar ama ‘Öldü’ diye haber TV’lerde çıkmış 3 gün sonra Bingöl Kadın Doğum Hastanesi’nde gözlerimi açtığımda başımda OHAL, Bingöl ve Elazığ Valileri ile Bölge Komutanı vardı”
Yıldırım’ın tedavisine Elazığ’da devam edilmiş Ağır ameliyatlar geçiren Yıldırım, 2 aydan fazla hastanede yatmış Tekrar ameliyat için yattığında, böbreğinin olmadığını, dalak ve bağırsaklarının alındığını öğrenmiş Elazığ’dan da Ankara’ya tayin edilmiş Daha sonra Emekli Sandığı tarafından emekli edilmiş Gazi Yıldırım vurulduğunda, 1987-1989 ve 1993 doğumlu üç çocuğu varmış “Doğuda görev yaptığım için onları Ankara’da bıraktım Üç ay çocuklar ve hanım yanımda kalabiliyordu Şehit düşme durumumuz olduğu için onları uzak tutuyordum” diyen Yıldırım, vurulduğunu çocuklarının TV’den duyduğunu anlatıyor ‘Öldü’ diye verilen haberi, Hollanda’daki kardeşinin de duyduğunu ve hemen Türkiye’ye geldiğini belirten Yıldırım, şöyle devam ediyor:
“Cenazemi almak için Elazığ’a gelmişler O sırada, İstanbul’dan gelen doktorun söylediği gibi makineye bağlıymışım Ailem de, cenazem gelecek diye mezarımı hazırlamış Elazığ’a geldiklerinde ölmediğimi öğrenmişler Bana kazılan mezarda bugün amcam yatıyor”
“Her şey vatan için”
Gazİlİk mertebesine ulaşan Yıldırım, “3 Mehmetçik daha geliyor Oğlumun biri asker Vatanım milletim için verilecek bir canım var, onu da her yerde vermeye hazırım Hiçbir şeyden korkmuyorum Her şeyim, vatan ve millet için Yaptığım hiçbir şeyden üzüntü duymuyorum” diyor
Eşini, kendisinin malulen emekliye ayrılması nedeniyle Tarım İl Müdürlüğü’nde işe aldıklarını anlatan Yıldırım, orada bazı sıkıntılar yaşadıklarını ve yardım beklediklerini anlatıyor Çocuklarından birinin askerde olduğunu, diğerinin Polis Koleji’ne girmek istediğini kaydeden Yıldırım, “En çok istediğim şeylerden biri oğlumu polis olarak görebilmek Bu konuda da devletimden destek bekliyorum” diyor Yıldırım, başarıları dolayısıyla 8 taltif almış, övünç madalyasıyla da gurur duyuyor: İsteği, Türk halkının ve görevlilerin de kendileriyle gurur duymaları ve sorunlarına eğilmeleri
Yarın:Gazi Özel Harekâtçı İbrahim Ulutürk, yıllarca Güneydoğu’da teröristlere aman vermedi 18 Şubat 1995’te Lice kırsalındaki çatışmada önce kolundan, daha sonra da ciğerinden yaralandı Sahur vakti, oruca niyet ederken saldırıya uğradıklarını anlatan Ulutürk, teröristlerle birlikte, onlara destek verenlerin de hakettikleri cezayı almaları gerektiğini vurguluyor
 
 
 
ÖLDÜ SANILAN ÖZEL HAREKETÇI POLİS ANLATIYOR...
 

  Özel Harekât’tan emekli Gazi Yıldırım için yaralandıktan sonra geldiği hastanede ‘Öldü’ raporu verildi.
Özel Harekât’tan emekli Gazi Yıldırım için yaralandıktan sonra geldiği hastanede ‘Öldü’ raporu verildi. Haberi TV’den öğrenen ailesi mezarını bile hazırladı. İstanbul’dan gelen doktor, Yıldırım’ın kurtuluşu oldu
ONLARIN kahramanlığını anlatmaya kelimeler yetmiyor... Çoluğunu çocuğunu geride bırakarak, dağ taş terörist kovalamışlar yıllarca... Birçoğu arkadaşını, kolunu, bacağını kaybetmiş; hatta canını vermiş hiç çekinmeden. ‘Vatan, millet, bayrak’ uğruna göreve koşmuş Özel Harekât polisleri...
İşte gazilik rütbesine ulaşan o kahramanlardan biri: Sıtkı Yıldırım... 1961’de Yozgat Şefaatli’de başlıyor Yıldırım’ın öyküsü... Emniyet Teşkilatı’na, terörün palazlanmaya başladığı 1984 yılında, büyük bir tutkuyla girmiş... Hevesinin gerekçesini de şöyle anlatıyor:
“Milli değerlere önem veren bir insanım. O sıralarda Emniyet müdürlerini ve polisleri sık sık görüyor, heves ediyordum. Sonuçta teşkilata girdim. Afyon Polis Okulu’na gittikten sonra Ankara Emniyeti Trafik Şubesi’nde 1990’a kadar 5 yıl görev yaptım. Birçok kurs gördüm. Amacım Özel Harekât polisi olmaktı. O zamanki şube müdürümüz, bana ihtiyacı olduğunu söyleyince düşüncemi erteledim. 1990’da iki arkadaşımla Şanlıurfa’ya tayin yaptırdık. Maalesef 25 Mart 1992’de iki arkadaşım da, Urfa’da teröristlerce çapraz ateşe alınarak şehit edildi. Bir süre sonra Özel Harekât’a personel alınacağını duyunca, dilekçe verdim, Özel Harekât polisi oldum.”
Ramazan’ın ilk günü vuruldum
İzmir’deki özel eğitim sonrası Yıldırım’ın kur’ası Elazığ’a düşmüş. Elazığ’da görev yaparken, Diyarbakır’ın Lice İlçesi kırsalında, terör örgütüne yönelik asker ve polisin müşterek operasyon yürüteceği belirtilerek, arkadaşlarıyla orada görevlendirilmiş. Devamını şöyle anlatıyor:
“17 Şubat 1995 gecesi askeri birliklerle bölgede çalışmalara başladık. Ramazanın ilk günüydü. Gece 03.00 sularında uygun bir mevki bulup sahurda oruca niyetlendik. 60 kişiydik. Bir gün önce Diyarbakır Jandarma komandolarından 7 şehit verildiğini, 2’sinin de yaralandığını öğrendik. Saldırıyı gerçekleştiren teröristlerin yerini tespit ettik. Oraya 150 teröristin de gireceğini öğrendik. Çetin kış koşulları hakimdi. 1-1.5 metre karda ilerleyerek peşlerinden kampın bulunduğu yere girdik. Gittiğimiz yer bir çanak gibiydi ve etrafında hakim tepeler vardı. Çanak içindeki teröristleri belirledik. Tüfek bombası atarak etkisiz hale getirmeyi düşünüyorduk. Meğer onlar hakim tepelere yerleştirilmişler. Durumu anlayınca arkadaşlara derhal mevzilere dağılmalarını söyledim. Ancak ilk ateşte ben vuruldum. ‘Tim Amir Yardımcısı’ olduğum için beni hedef seçmişlerdi. Suikast silahı Kanas’la bin 200 metre mesafeden ateş açtılar. Yere düştüm. Kalbimin 1 santim altında yanma vardı. Arkadaşlara, ‘Vuruldum’ dedim. Hemen yanıma koştular. ‘Gelmeyin vurulacaksınız’ dememe kalmadı, 2 arkadaşım da yaralandı. Elim, bacaklarım kan içindeydi...”
İlk müdahale sonrası, çatışma anında acil helikopter istemişler. Yıldırım, o sıcak anları şu sözlerle anlatıyor:
TV’de ölüm haberi
“Arkadaşlarıma, ‘Çocuklarım, ailem size emanet. Bunun geri dönüşü olmayacak’ dedim. Kelime-i şehadet getirirken helikopterin indiğini gördüm. Sonrasını hatırlamıyorum. Hastanede ilk muayeneyi yapan doktor, birçok yaralının arasında benim öldüğümü belirterek, defin için birime bilgi vermiş. Tesadüf, o bölgeye bir ay süreyle görev yapacak büyük şehirlerden doktorlar geliyordu. Fuat Baran isminde bir doktor durumumu incelemiş. ‘Kalbinde bir şey yok. İç organlarını makineye bağlayın, kurtulur’ demiş. Beni makineye bağlamışlar ama ‘Öldü’ diye haber TV’lerde çıkmış. 3 gün sonra Bingöl Kadın Doğum Hastanesi’nde gözlerimi açtığımda başımda OHAL, Bingöl ve Elazığ Valileri ile Bölge Komutanı vardı.”
Yıldırım’ın tedavisine Elazığ’da devam edilmiş. Ağır ameliyatlar geçiren Yıldırım, 2 aydan fazla hastanede yatmış. Tekrar ameliyat için yattığında, böbreğinin olmadığını, dalak ve bağırsaklarının alındığını öğrenmiş. Elazığ’dan da Ankara’ya tayin edilmiş. Daha sonra Emekli Sandığı tarafından emekli edilmiş. Gazi Yıldırım vurulduğunda, 1987-1989 ve 1993 doğumlu üç çocuğu varmış. “Doğuda görev yaptığım için onları Ankara’da bıraktım. Üç ay çocuklar ve hanım yanımda kalabiliyordu. Şehit düşme durumumuz olduğu için onları uzak tutuyordum” diyen Yıldırım, vurulduğunu çocuklarının TV’den duyduğunu anlatıyor. ‘Öldü’ diye verilen haberi, Hollanda’daki kardeşinin de duyduğunu ve hemen Türkiye’ye geldiğini belirten Yıldırım, şöyle devam ediyor:
“Cenazemi almak için Elazığ’a gelmişler. O sırada, İstanbul’dan gelen doktorun söylediği gibi makineye bağlıymışım. Ailem de, cenazem gelecek diye mezarımı hazırlamış. Elazığ’a geldiklerinde ölmediğimi öğrenmişler. Bana kazılan mezarda bugün amcam yatıyor.”
“Her şey vatan için”
Gazİlİk mertebesine ulaşan Yıldırım, “3 Mehmetçik daha geliyor. Oğlumun biri asker. Vatanım milletim için verilecek bir canım var, onu da her yerde vermeye hazırım. Hiçbir şeyden korkmuyorum. Her şeyim, vatan ve millet için. Yaptığım hiçbir şeyden üzüntü duymuyorum” diyor.
Eşini, kendisinin malulen emekliye ayrılması nedeniyle Tarım İl Müdürlüğü’nde işe aldıklarını anlatan Yıldırım, orada bazı sıkıntılar yaşadıklarını ve yardım beklediklerini anlatıyor. Çocuklarından birinin askerde olduğunu, diğerinin Polis Koleji’ne girmek istediğini kaydeden Yıldırım, “En çok istediğim şeylerden biri oğlumu polis olarak görebilmek. Bu konuda da devletimden destek bekliyorum” diyor. Yıldırım, başarıları dolayısıyla 8 taltif almış, övünç madalyasıyla da gurur duyuyor: İsteği, Türk halkının ve görevlilerin de kendileriyle gurur duymaları ve sorunlarına eğilmeleri...
Yarın:Gazi Özel Harekâtçı İbrahim Ulutürk, yıllarca Güneydoğu’da teröristlere aman vermedi. 18 Şubat 1995’te Lice kırsalındaki çatışmada önce kolundan, daha sonra da ciğerinden yaralandı. Sahur vakti, oruca niyet ederken saldırıya uğradıklarını anlatan Ulutürk, teröristlerle birlikte, onlara destek verenlerin de hakettikleri cezayı almaları gerektiğini vurguluyor...

 

*******************************************************************************************************************************************************